Metin Uca: ANTİK YUNAN’DA YSK MI VARDI? HELE ROMA’DA...

ANTİK YUNAN’DA YSK MI VARDI?

HELE ROMA’DA…

Efendim seçim hilesini biz icat etmedik. Binlerce yıllık mazisi var. M.Ö. 4. yüzyıla, Atina’ya gidelim. Uzun yıllar süren Pseisistratos Tiranlığı’nın sonundayız. Atina demokrasisinin yeniden düzenlendiği dönemdeyiz. Amaç; çok daha fazla gücün tek bir kişinin elinde toplanıp da bunun tiranlığa dönüşmesini engellemek. Tanıdık geldi mi bilmiyoruz ama Atina halkını böyle bir tehlikeye maruz bırakmamak için bulunan çözüm; tehlikeli ve hırslı bulunan politikacıların 10 yıllığına şehirden sürgün edilmesi…

 

Şimdi merak edeceksiniz, işlem nasıl yapılıyor… Her kış Atina vatandaşlarına “Ostrakismos yapmak isteyip istemedikleri” soruluyor. Çoğunluk “olur” derse 2 ay içerisinde bu oylama yapılıyor. Agora’da geniş bir alan hazırlanıyor, tüm vatandaşlar toplanıyor, oy kullanabilen herkes elinde bir seramik parçasıyla geliyor. Ve bu parçanın üzerine “uzaklaştırılmak istenen siyasetçinin adını” yazıyor. Şimdi hile olmasın diye, birden fazla oy kullanmasın, ölüler seçmen sayılmasın diye tüm oy kullananlar, oylar sayılana kadar alanda bekletiliyorlar. Ostrakismos’a uğrayan kişiye, her şeyini toplayıp şehri terk etmesi için 10 günlük süre veriliyor, malı mülkü güven altında ama. Kişi döndüğünde tüm haklarına yeniden kavuşuyor.

 

 

Beğendiniz di mi? Ama cehalet ve kolay kandırma o dönemde de sorun oluyor. Sanmayın ki Antik Yunan’da da herkes okuyup yazıyor. Oy kullanacak yurttaşlar ellerindeki seramiklere isim yazarken okuması yazması olmayan bir vatandaş Aristeides’in yanına gelir. Tanımadığı kişiye elindeki seramiğe Aristeides yazmasını rica eder. Aristeides şaşırıp “adamın kendisine ne yaptığını” sorduğunda “hiçbir şey” der seçmen “tanımıyorum bile ama her yerde ona adaletli denmesinden sıkıldım.” Aristeides cevap vermez ve adını yazıp adama verir. Cehalet M.Ö. 4. yüzyılda da güzel bir şeydir.

 

Yunan böyle de Roma farklı mı?

 

M.Ö. 2. yüzyıldan itibaren her yıl yapılan halk meclisinde de bütün yollar hileye çıkıyordu. Seçmene neden başkasına değil de kendisine oy vermek gerektiğini anlatmak zorunda olan adaylar, her türlü hileli yolu deniyorlardı. Bir örnek beyaz giysiyi özel bir kille yıkayarak parlatmak bunların en masumuydu. Cumhuriyet döneminde sınırları genişleyen Roma, ele geçirdiği topraklarda eyaletleri kendi valileriyle yönetirken Municipium’larda başkan ve kendi idare organları vardı. 1 yıl süreyle seçilip, aynı göreve üst üste gelemiyorlardı. Hilenin yolu bulunmuştu, yüksek bir kurul oluşturulmuştu. Roma’daki açık seçimler M.Ö. 139’da çıkarılan Lex Gabinia ile gizli oylama usulü getirilmişti. 

Her şey gizli olunca M.Ö. 181’de de seçimlerde rüşveti suç olarak düzenleyen kanun çıkarılmış, hatta özel mahkeme kurulmuş, Cornelius döneminde seçimlerdeki hileyi önleyebilmek için cezaların arttırılması önerilmiş ama bu öneri kabul görmemişti.

 

Cicero’nun consul olduğu dönemde çıkarılan bir kanunla kamu görevlilerine zırt pırt aday olamayacakları o zamanlar söylenmiş, 2 sene öncesinden karar vermesi istenmişti. Aynı yasayla seçimlerde adaylara refakat etmesi için gladyatör veya silahlı koruma kiralamayı da yasaklıyordu. Yani devlet malı deniz, yiyemeyen keriz olmasın diye…

 

Augustus döneminde bu kez çıkarılan yasayla hile suçundan ceza alanlar 5 yıl süreyle kamu hizmetinden uzaklaştırılması cezası düzenlenmişti.

Daha sonra makam satın almak, devlet kademelerinde nüfuz sayesinde terfi etmek de bu yasaya eklenmişti. Ama cumhuriyet dönemini sonuna kadar rüşvet verme önlenememiş, hatta giderek artmıştı. Caesar’ın da kendisi ve yakınlarına siyasi başarı sağlamak için halka para dağıttığı, seçilmek için rüşvet verdiği tarih kayıtlarına kadar girmiştir.

 

O zamanın insaflı yüksek kurulu tüm delilleri inceleyip, tüm tanıkları dinledikten sonra karar aşamasına geçilir, bir jüri üyesi iki kere karar veremeyeceğini belirtirse başkan onu 10 bin sesterz ödemeye mahkum edebilirdi. Jüri üyeleri toplam sayının üçte ikisine ulaşır ve karar vermek isterse, karar vermek istemeyen üyeler mahkemeden çıkarılır, büyük tahta kutuların içerisine her üye suçluyu temsilen “C,” şuçsuzu temsilen “A” harfi bulunan mührü basardı. Ama seçim sitemi değiştirilip bu iş senatoya verilince kimse suçlu bulunmamaya başlamıştı. 

 

 

Roma Anayasası’nda diktatör konusundaki en eski sözcük “magister populi” halkın efendisi anlamına geliyor, sınırsız otoriteyi gösteriyordu. 

 

Yani seçimin sonucuna müdahaleyi, kılıf uydurmayı, diktatörün adını yumuşatmayı ve hatta sınırsız yetkiyle birini donatıp başa getirmeyi insanlık, milattan önce keşfetmişti.